9 Aralık 2013 Pazartesi

Bugün erkek oldum !!!



Yüzyıllardır yazılır çizilir; Erkekler Ne İster?, Erkeğinizi Aşık Etmenin Kırk Yolu, vesaire vesaire...
Bir kere de ben deneyeyim dedim. Erkek beynine girsem, bizim kalbimizi kırmadan önce başlarına neler geldi, kimlere aşık oldular da bu kadar kalpsiz oldular, bizden önceki kadınlar onlara neler çektirdi de bu hale geldiler anlarım diye düşündüm.
Bir erkek olsam kim olurdum dedim sonra da. Kesin Gatsby olurdum, Muhteşem Gatsby!!! E bana da o yakışır :)
Okuduğum, izlediğim onca karakter arasında kendime en yakın hissettiğim ve bence aşık olmayı bilen tek erkek o!! Onun Daisy'ye olan aşkı mı, gizemi mi yoksa yaşadığı muhteşem ev ve hayat mı bilmiyorum ama seviyorum işte bu adamı!
Her neyse, kitabı bilmeyenler için kısa bir özet geçeyim. Hikayemiz 1922 yılı yazında New York'un sayfiye bölgelerinden birinde geçiyor. 1920'lerin ekonomik buhranı ve 1. Dünya Savaşı kargaşası sırasında bir çeşit "Amerikan Rüyası" hayatını okuyoruz aslında temelde. Kitabın ana karakteri Jay Gatsby, yani bugün ben :) Tam olarak ne iş yaptığı anlaşılamayan, New York'un dışında hayatınızda görebileceğiniz en muhteşem malikanede yaşayan ve yeryüzünün en çılgın partilerini veren bu adamın bir sırrı vardır. Daisy. Daisy, Daisy, Daisy! Gatsby fakir ama gururlu bir genç iken savaşa gider ve döndüğünde Daisy zengin adamın tekiyle evlenmiştir. Gatsby önce sırra kadem basar, sonra da çok zengin bir adam olarak geri döner ve New York'ta, Daisy'nin yaşadığı evin tam karşı kıyısındaki malikaneyi satın alır. Bütün hayatını "Daisy'yi sadece bir kez daha görebilmek" için baştan yaratmıştır. Bütün o çılgın, görkemli partileri, "Daisy belki bir gün gelir" diye vermektedir. Koyu harflerle yazdığım o iki cümleyi ben çok küçük bir kızken duydum ve bütün erkekler böyle olur, böyle sever sandım. Değilmiş tabi. Gatsby Daisy'yi öyle bir sever ki, onun sevgisine bakıp bile aşık olabilirsiniz Daisy'ye. Bir insan, bir insanı bu kadar sevebilir mi dersiniz. Düşününce, şimdi bile tüylerim diken diken oluyor.
Peki ya Daisy ne yapar?, fazla ayrıntı vermeyeceğim ama, Daisy Gatby'yi sonunda reddeder ve kocasına döner. Korkaklıktan mı, çocuğu için mi, yoksa kocasını daha çok sevdiğinden mi bilinmez. Kitabın sonunda ne yazık ki Gatsby'yi kaybediyoruz ama yaşasaydı ne olurdu diye çok düşündüm. Daisy'siz nasıl yaşardı? Onu tam bulmuşken tekrar kaybetmek, hatta reddedilmek onu ne hale getirirdi?
Ben size söyleyeyim, her geceyi başka bir kadınla geçiren, umursamaz, kimseyi sevemeyen bir kalpsize dönüşürdü. O kalplerimizi kıran adamların hepsinin içinde bir Gatsby vardır belki de. Aslında onlar da deli gibi korkuyorlar tekrar kalpleri kırılacak diye. Kalpleri olmaması daha çok işlerine geliyor açıkçası. Haklılar aslında. Bugün ben de bir erkeğim, Daisy'mi kaybettim ve onları anlıyorum. Hayatıma başkaları girecek tabi girmesine ama bir Daisy olur mu? Daisy'ye verdiğim emekleri onlara da verebilir miyim yeniden? Baştan başlayabilir miyim? Ve sevdiğim zaman o da beni sever mi? Unutmayın erkeklerin egoları bizden kat be kat fazla. Bizim gururumuza dokunmayan küçücük bir şey, belli etmeseler de onları çok incitebiliyor. Her şey bitti, bir de gururlarını incitmemek için mi uğraşacağız diyebilirsiniz. Seviyorsanız evet. Bugün bana ne oldu bilmiyorum. Erkek olunca direk karşı tarafa geçtim farkındayım. Ama dedim ya ben Gatsby'yim, erkek olsam bile deli gibi aşık olmayı bilen bir erkek olurdum ve Daisy yine kıymetimi bilmezdi. Erkek de olsam kadın da, anlaşılan ben hep aynı ben, önce bu kafayı değiştirmek lazım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder