18 Kasım 2012 Pazar

Hoşgeldin kış depresyonu

Kasım ayıyla beraber epeydir unuttuğumuz bir arkadaşımız da aramıza döndü... Kış depresyonu. Bizi eve kilitleyen, zorla o filmleri izleten, battaniyenin altına yatıp kafamızı yastığa gömmeye zorlayan, sabahları işe gitmemizi zorlaştıran ve sonunda yaz gelmeden bize o kiloları aldıran işte hep o.
Neden arkadaş diyorum çünkü içten içe seviyoruz onu. Kışı da depresyonunu da seviyoruz. Son altı aydır yorulduk oradan oraya koşturmaktan, kilo almamaya çalışmaktan, yediklerimize dikkat etmekten, kalp kırıklıklarını tamir etmekten, en önemlisi de mutlu görünme çabalarından. Şimdiyse evde o kekleri pişirmek için bir sebebimiz var. "Hava soğuk, depresyondayım, sevgilim de yok zaten" deyip, istediğimizi yeyip, mecbur kalmadıkça evden çıkmayıp, bütün hafta sonunu pijamalarla battaniyenin altında film izleyerek geçirebileceğimiz koskoca bir 3 ayımız var.  Ah bir de sabah işe gitmek zorunda olmasak...
Bu sene çok direndim o kış moduna girmemek için, bu uğurda kalın kazaklardan, çoraplardan bile uzak durdum. Niyetim o yaz enerjisiyle kışı geçirmekti.
Ama olmadı, ilk üşütmeyle birlikte, kendimi hafta sonu evde köpeğimle TV'nin karşısında miskinlik yaparken buldum. Hastalığa ve soğuğa inat, kış daha gelmiş olamaz deyip, Tarçınla yazın yaptığımız akşamüstü yürüyüşlerini yapmaya çalıştık çalışmasına ama sonuçta ikimiz de burnumuz aka aka eve döndük. Ve anladık ki kış resmen gelmiş.
Ama evde miskinlik yaptığım bu hafta sonu fark ettim ki, ben kışı resmen özlemişim. Sonunda enerjik olmaya çalışmadan, bütün tembel genlerimi ortaya çıkarabileceğim o kutsal 3 ay geldi işte.
Bu kışla ilgili şöyle bir planım var; dışarı çıkmak istemeyince, "burnumu çekerek biraz üşütmüşüm de" deyip, kendimi odama kapatıp bütün o eski filmleri yeniden izleyeceğim. Seattle'daki Uykusuz, Mesajınız Var ile başlayıp Star Wars serisi ile kışı kapatayım diyorum. Ardından, örgü de örsem mi diye düşünüp sonra gözlerimi yoracağına ve sabırsız ruh halime ters geleceği için yine vazgeçeceğim. Bir cesaret başlasam da büyük ihtimal mart ayına kadar bitiremeyeceğim için zaten havalar da ısınıyor seneye bitiririm deyip yine dolaplardan birine şişleriyle birlikte fırlatıp atacağım. Sıkıcı mıyım evet, ama evet hayatımın üç ayını kendime sıkıcı olmaya adayarak şımartacağım, sonra yaz gelince yine koşturmaca...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder