27 Ağustos 2013 Salı

Şu soyadı meselesi....

Son bir kaç haftadır Facebook ve Instagram'da çok sayıda kız arkadaşımın aniden eski soyadlarına geri döndüklerini fark ettim. Evlenip soyadı değiştirenlerden sonra şimdi de eski soyadlarına geri dönenler furyası başladı anlayacağınız.

Ve her zamanki gibi düşünmeye başladım. Evlenince başka birine mi dönüşeceğiz?
Karakterimizin bir parçası olan, belki de bizi biz yapan soyadımızı neden değiştirmek zorundayız? Bir aileyi aile yapan aynı soyadını taşımak mıdır?

Şimdi diyeceksiniz ki kimse değiştir demiyor, iki soyadı kullanabilirsin. Ama ben yüz isimli İtalyanlar gibi olmak istemiyorum belki. Kendimi bildim bileli bu şekilde yaşarken, evlilik hayatımda nasıl bir değişiklik yaratacak ki kendi soyadımı bırakıp başka birininkini kullanmaya başlayacağım? Evet, Gatsby'ninki gibi bir evde yaşayacaksam  ve Daisy gibi elmaslarım, tüllü elbiselerimle arkadaşlarımla kıkırdayarak o koltuktan kalkıp o koltuğa oturacaksam tamam!!! Eski soyadımı unuttum bile :)

Şaka bir yana, hayatın pek çok alanında olduğu gibi ataerkil hukuk düzeni, yer yüzünde varolan neredeyse tüm toplumlarda soyadı düzenini bu şekilde kurmuş ve yürütmekte.
Alman hukukunda, ilk kez 1794 yılında Prusya’da kabul edilen yasa ile “evlenen kadın kocasının soyadını alır” hükmü uygulanmaya başlanmış. Daha sonra, Eşit Haklar Yasası ile, 1896 'da ise buna “kadın kendi soyadını da taşımak hakkına sahiptir, evlendirme memuruna bu yolda bildirimde bulunabilir, bu bildirim resmen onaylanır” hükmü eklenmiş.

Türk Hukukunda ise durum şu şekilde; 1926 tarihli yasada olduğu gibi 2001 tarihli yeni Medeni Kanun’a göre de kadın, doğumla aldığı soyadını evlenince terk etmek ve kocasının soyadını almak zorunda. Daha sonra medeni halindeki her değişiklikte, boşandığında ve yeniden evlendiğinde kadın, soyadını her defa değiştirmesi gerekiyor. Evlendiğimizde ya da boşandığımızda soyadımızı değiştirmek zorunda olmamız zincirleme bir çok değişiklik yaparak; kimlik, pasaport, kredi kartı, sürücü belgesi gibi pek çok belgeyi yeniden çıkarmamızı zorunlu kılıyor.
2001 tarih ve 4721 sayılı (yeni) Türk Medeni Kanunu’nun 187. maddesine aynen şöyle diyor;
“Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuru ile kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir."

Anayasa Mahkemesi, “kadın evlenmekle kocasının soyadını alır” maddesinin iptal istemini “bu durum eşitliğe aykırı değildir” diye reddetmiştir.  Mahkemenin ret gerekçesinde: “ ...Aile isminin kuşaktan kuşağa doğumla geçmesiyle aile birliği devam etmiş olacaktır. Kamu yararı, kamu düzeni ve kimi zorunluluklar soyadının kocadan geçmesinin tercih nedeni olduğunu göstermektedir. Kadının evlenmekle kocasının soyadını almasının cinsiyet ayrımına dayanan bir farklılaşma yarattığı savı da yersizdir..." denilmiş.

Meselenin hala cinsiyet olduğunun zannedilmesi beni gerçekten hem üzüyor hem kızdır
ıyor. Mesele cinsiyet değil herkesin kendi başına birey olması aslında. Her bireyin kendi soyadını taşımaya devam etmesine imkan verecek düzenlemelerin gelmesi çok mu ütopik bir beklentidir bilmiyorum ama dünyada bireylerin eşitliği için yapılması gereken en önemli düzenlemelerden biri olduğuna inanıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder